13 Ekim 2013 Pazar

ENDÜLÜS'ÜN DAMADI CORDOBA



Evet tadı damağımızda kalan huzurlu şehir Sevilla’dan ayrılma vakti sabah saat 7:30 da kalkıyoruz düşüyoruz yine yollara otobüs istasyonuna 20 dakika sırt çantalarıyla yürümek istemediğimiz için meydana 5 dakika yürüyüp taksiye biniyoruz ve otobüs terminaline geliyoruz 5 €. Sevilla’da taksiler her bir bagaj içinde ek ücret alıyor taksimetrenin yazdığı 4€ fakat ödediğimiz ücret 5 €.



Terminalde peronlar firmalara bölünmüş durumda ve biletlerde hangi perondan bineceğiniz yazmıyor bizde seyahat edeceğimiz Alsa firmasının gişesine gidip peron numarasını öğreniyoruz 22 no.lu perodan bineceğiz. Sabah erken kalktık ve kahvaltı etmedik terminalde bulunan kafeteryaya uğrayıp kendimize tost ve kahve alıyoruz 5.80€.

Otobüsümüz saat 08:30’da hareket edecek bilet ücreti 11,88 €. Saatimizi beklerken kahvaltımızı ediyoruz otobüsümüz geldi artık yeni bir şehir yeni duygular bakalım Cordoba’da bizi neler bekliyor.

2 saatlik bir yolculuğumuz var yolculuk süresince Cordoba’da yapılacaklar ile ilgili notlarımızı gözden geçiriyoruz göz açıp kapatana kadar yolculuğumuz bitiyor Saat 10:30 ve biz Cordoba terminalindeyiz. Her gittiğimiz şehirde olduğu gibi ilk işimiz Turist İnformation’ı bulup harita almak, gidecek yerlerle ilgili bilgi almak ve hostelimize nasıl gideceğimizi sormak. Turist information otobüs terminalinde değil karşısında bulunan tren garındaymış.

Terminalden çıkıp 3 no.lu otobüse binip Mezquita de Cordoba yani Kurtuba camiininde bulunduğu bölgeye geliyor ve Fernando durağında iniyoruz ve 5 dakika yürüyerek hostelimize geliyoruz. Otobüs bileti 1,20 € ve yine otobüste fiş karşılığı satın alabiliyorsunuz.

Hostelimizin adı Hostal Los Angeles.Hosteli bayan işletiyor ingilizce bilmiyor ama onun ispanyolca anlatmak istediğini anlıyoruz odanın dolu olduğunu 12:00 de giriş yapabileceğimizi odayı temizlemesi gerektiğini söylüyor çantalarımızı emanete alıyor biz resepsiyonda oyalanırken 10 dakikada oda temizleniyor çantalarımızı odaya yerleştiriyoruz anahtarımızı alıp yollara düşüyoruz. Oda temiz hostel çok şirin girişi endülüste bir klasik olan ajulezolu. Bayıldım ben bu ev tarzına.Fiyatı 14 €.

Hostal Los Angeles
Adres: C/.Consolation, 9- 14002 Cordoba
Tel: 957 47 01 56
www.hostallosangelescordoba.com



Önce kısa kısa biraz bilgi

İspanya resmi adıyla İspanya Krallığı'nın İspanya'da 17 ve Kuzey Afrika'da 2 şehiri kapsayan 19 özerk bölgesi mevcut: Galiçya, Asturyas, Kantabria, Bask Ülkesi, Navarra, Aragon, Katalunya, Valensiya, Balear Adaları, Murcia, Endülüs, Ekstremadura, Kastilya ve Leon, Madrid, Kastilya-La Mancha, La Rioja, Andorra, Ceuta, Melilla


Endülüs İspanyanın güneyinde bulunan özerk bölgesi ve Nüfus bakımından en büyük bölgesi
Resmi Dili : İspanyolca (Endülüs Lehçesi)
Para birimi: Euro (€)
Trafik sağdan akıyor
Dünya bankası verilerine göre İspanya dünyanın en büyük sekizinci ekonomisine sahip
Elektrik Voltajı: 220-230Volt / 50Hz , prizler Türkiye ile aynı
Endülüs şehirleri ; Almeria, Cadiz, Cordoba, Granada, Huelva, Jaen, Malaga, Sevilla




Endülüs bayrağının armasında Nemea Aslanı postuna sarılmış, diğer iki aslanı birbirinden ayıran, iki beyaz sütun arasında duran Herkul ayakta resmedilmiş. Sütunlar yeşil beyaz renkli bir kemerle birbirne bağlanmış ve Latince Kurucu Herkul yazıyormuş. LA HVMANIDAD tüm insanlığı PARA ESPANA ispanyayı ifade ediyormuş.

Birazda tarihi bilgilere bakalım;

Valiler Dönemi (714-756) Vizigotlar tarafından yönetilen şehir Emevi devleti tarafından Tarık Bin Ziyad’ı Cebelitarık boğazını geçerek İber yarımadasın göndermesi sonucu Vizigot Kralı Rodrigo yenilgiye uğratılmış 750 yılına kadar Emevi devleti tarafından gönderilen valiler tarafından yönetilmiş.

Endülüs Emevileri Dönemi (756-1031) 756 yılında I. Abdurrahman’ın Cordoba’ya gelip Endülüs Emevi devletini kurmuş ve Cordoba’yı başkent yapmış.

Mülûkü't-Tavâif (Beylikler) Dönemi (1031-1090) Endülüs Emevi Devleti'nin son halifesi olan III. Hişam 1031 yılında öldüğünde Endülüs Emevi devleti beyliklere bölünmüş.

Murabıtlar Dönemi (1090-1147) Düzenli bir orduya sahip olan Murabıtlar beyliklere bölünmeleri fırsat bilip İber Yarımadasının Müslüman bölgelerinin nerdeyse tamamını ele geçirmiş.

Muvahhidler Dönemi (1147-1238) Murabıtlar devletini yıkıp onların yerine geçtiler Gırnata (Granada) Sultanlığı (1232-1492) bu dönemde İslam egemenliği sona eriyor ve Müdeccenler ve Moriskolar (1492 - 1610) Dönemi başlıyor 1609 tarihli bir fermanlar 1610-1614 yılları arasındada İspanya Kralı III Felipe Müdeccenleri İspanya’dan kavuyor ve Müslümanlar Endülüs topraklarından siliniyor

Gelelim Cordoba'ya;

Cordoba, İspanya’nın 17 özerk bölgesinden biri olan Endülüs yani Andalusia bölgesinin 8 şehrinden, Guadalquivir nehri kıyısından kurulmuş tarihi bir şehir.

Roma İmparatoru Claudius Marcellus tarafından kurulmuş ve o dönemler birkaç İspanyol şehrinden oluşan bir eyalete başkentlik yapmış. Ardından bu bölgeye Vizigotlar yerleşmiş

Cordoba'nın M.Ö. 7.- 8. yy.da kurulduğu ve o zamanki adının Turdula olduğu söyleniyor.Cordoba M.Ö. 152 yılında Roma imparatorluğunun bir eyaleti olan Hispania Ulterior'un başkenti olmuş. Vandallar ve Vizigotlar zamanında ise önemsiz bir şehirken Arapların 711'de İspanya'ya çıkışı ve 756 yılında I.Abdurrahman’ın Endülüs Emevi devletini kurması ile tekrar başkent olmuş. 1236 yılında Kastilya -Leon kralı III.Ferdinand el Santo (1217-1252) tarafından ele geçirildikten sonra tekrar Hristiyanlık dönemi başlamış.

Sierra Montana dağlarının çevrelediği bir vadide kurulmuş olan Cordoba korunaklı bir mevkiye sahip. Şehri ortadan ikiye bölen Guadeaquivir nehri, bölgenin hayat kaynağı ve Sevilla’yıda besliyor ve Cadiz'in kuzeyinden Atlas Okyanusu'na dökülüyor.

Sevilla, Endülüs’ ün gelini ise Cordoba’ da damadıdır deniliyor

Sanal olarak gezmek isterseniz you tube'dan birkaç video:

https://www.youtube.com/watch?v=p5QlL-VHKxs
https://www.youtube.com/watch?v=GyfGdpF55Uk

Mezquita de Cordoba saat 14:00 te açılacağı için ilk olarak Juderia bölgesini gezelim diyoruz ve ara sokaklarda gezmeye başlıyoruz. Gezerken yol üstünde bir sanat müzesi çekiyor dikkatimizi Museo De Bellas Artes , ücretini soruyoruz fakat gişe görevlisi bize kıyak yapıyor ve 2 bilet veriyor bizde beleşten sanat müzesini geziyoruz.


























Gelenler sakin sakin oturup hem dinlenip hemde resimleri incelesin diye etrafa tabureler koyacak kadarda saygılılar ve ilgililer




Museo De Bellas Artes'ten çıkıp ara sokaklarda gezmeye devam ediyoruz. Sokaklarda bisiklet kullanan aileler var. Avrupa'da spor ailece yapılıyor ağaç yaşken eğilir atasözü bize ait ama Avrupa'da bunun örneğini her yerde görebiliyorsunuz spor onlar için bir yaşam tarzı . Sokaklarda tertemiz beyaz badanalı, pencerelerinde ve balkonlarında rengarenk çiçekler ayrı bir hava katıyor şehrin sokaklarına.
Farklı farklı kapı tokmakları Cordoba'dada çok yoğun bir şekilde var. Kapı tokmakları ile ilgili bilgiyi Sevilla yazımdan okuyabilirsiniz.








































Dia marketi görünce her zaman olduğu gibi hemen giriyoruz içeri ve öğle yemeği için bir şeyler bulmaya çalışıyoruz. İspannya balık mahsulleri konservesinde bir cennet ben burada hayatta aç kalmam. Birkaç çeşit meyve ve öğle yemeğinde yemek için konserve ahtapot ve daha öncede deneyip çok sevdiğimiz baby kalamar dolması alıyor ve 14€ ödüyoruz. Bu arada ispanyada marketlerdeki poşetler .05 € ya satılıyor onun için daha önceden aldığınız poşetleri atmayıp yanınızda taşıyın her gittiğiniz yerde poşete gereksiz para vermeyin.

Dia'dan çıkınca gözümüze bir köşe kestirip oturup öğle yemeğimizi yiyoruz. menüde ahtapot konserve, baby kalamar konserve, baby marul, cola, minik kekler eeee daha ne olsun. Oturduğumuz sokaktaki hemen karşımızda çöp konteynırları var her biri türüne göre ayrılmış ve yerin altında aslında yer üstünde sadece konteynır görüntüsü var ve her gelen çöplerini ayrıştırıp ilgili konteynırlara atıyor bu konteynırlara çöp konteynırı demeye bin şahit lazım hepsinin dışı tertemiz etrafta ne kötü bir koku var nede yerlere saçılmış çöpler. İşte Avrupa işte gelişmişlik göstergesi.



 Dia Market Plaza de Colon’a çok yakın Bu meydan çok keyifli bir meydan ortada fışkıran sular var üzerimdeki kıyafet müsait olsa kesinlikle o suların arasında oynamak isterdim kısmet başka bir yere başka bir sefere.Elimizde poşetlerle gezmek istemediğimiz için hostele dönüyor aldıklarımızı odaya bırakıyoruz.



Saat 14:00 artık Mezquita de Cordoba açıldığı için yönümüzü katedrale çevriyoruz, bilet gişesinde kuyruk var 15 dakika kadar bekledikten sonra biletlerimizi alıyoruz 8 €

Pazartesi-Cumartesi arası 10:00-19:00 arası
Pazar günleri ise 08:30-10:00 ve 14:00-19:00 arası ziyaret edebilirsiniz.

Sanal olarak gezmek isterseniz you tube'dan bir video
https://www.youtube.com/watch?v=Q3etLlvo1v4
https://www.youtube.com/watch?v=SE4kemMXzQk
https://www.youtube.com/watch?v=4CEwr7grzvE


Katedrale sabah saat 8’de gelirseniz ücretsiz girebiliyorsunuz ama biz Cordoba’ya sadece 1 gün ayırdığımız için böyle bir şansımız yok.

Şehrin ortasından geçen Guadalquivir nehrinin kenarında bulunan Unesco Dünya Mirası listesinde bulunan Mezquita de Cordoba dünyanın en büyük ve en eski camilerinden biri aslında. Asıl ismi "La Mezquita Aljama de Cordoba" dır ve Mezquita İspanyolca'da cami anlamına geliyor.

Roma tanrısı Janus adına yapılan pagan tapınak üzerine Vizigotlar, tarafından MS.572 yılında, Saint Vincent kilisesi yapılmış. Cordoba 756 yılında Endülüs Emevi devletinin başkenti olduğunda 30 yıl kadar kilise olarak kullanılmış fakat Hristiyanların tüm itirazlarına rağmen I. Abdurrahman (756-788) tarafından arsası için 100 bin dinar verilerek satın alınmış ve ( ki caminin inşası 80 bin dinar tutmuş ) cami yapım ına Şam'daki Emevi camisi örnek alınarak 785 yılında başlanmış ve 1 yılda tamamlanmış. İlk yapıldığından 75*100 m

I. Abdurrahman'ın oğlu Hişam bin Abdurrahman (I. Hişam / 788-796) eksikliklerin tamamlandığı dönem

Abdurrahman bin el-Hakem (II. Abdurrahman el-Evsat) zamanında (822-852) kıble yönündeki ilk genişleme

III. Abdurrahman (912-961) zamanında avlu kuzeye doğru genişleterek dört köşe minare yapılmış

Al-Hakem el-Mustansir Billah (II. Hakem) zamanında (961-976) kıble yönündeki 2. genişleme

Hâcip el-Mansur Muhammed bin Ebi Amir (İsp.: Almanzor / 981-1002) zamanında ise doğu yönüne doğru genişleme

Aşağıdaki planda görüleceği üzere caminin yapımına I. Abdurrahman zamanında başlanmış (Sarı bölüm), II. Abdurrahman yeşil bölümü, III. Abdurrahman mavi bölümü, Almonzor pembe bölümü eklemiş.


Kurtuba camii tamamlanınca (avlu ile birlikte) 180 m. boyuna, 130 m. enine, yani toplam 23.400 m2’ye ulaşmış Cami, tam kıble yönünde değil de daha güneye bakacak şekilde inşa edilmiş; bunun da, Şam'daki Emevi (Beni Ümeyye) Camii ile aynı paralel konuma sahip olması için yapıldığı rivayet edilmiş.

Ocak.1236'da Kastilya kralı III.Ferdinand el-Santo (1217-1252) Kurtuba'yı ele geçirdikten sonra 29.Haziran'daki Aziz Peter ve Paul gününde yanına komutanlarını, Kastil kardinalini ve papazları alarak Ulucami'ye girmiş orayı Aziz Maria katedrali (St. Marie Majeure) adıyla takdis etmiş.

1523 yılında mihraba paralel pozisyondaki 6 koridor içinde birçok sütun yıkılmış ve 52x12 m. ebadında bir kilise inşa edilmeye başlanmış ve 200 yıl süresince güney ve doğu yönünde yapılan ilavelerle 1093 adete ulaşan sütun sayısı kilise yapımı sırasında yıkılan sütunlar sebebiyle 856 tane kalmış. Dünyadaki en fazla sütuna sahip olan cami, Kurtuba Camii olup, sütunlardan oluşan 19 paralel yol, bu doğrultuya dik 36 adet yol ile kesişiyor.

Ortaya çıkan ilk sonucu gören V.Carlos'un: "Dünyada bir benzeri bulunmayan bu güzel eseri böylesine tahrip edeceğinizi bilseydim, hiç size izin verir miydim? Sizin yaptığınız bu kilisenin benzeri her yerde bulunabilir. Ama bu caminin bir benzerini yeniden yapma imkanı yoktur." demiş.

Katedralin inşasının tamamen bitirilmesi koro bölümünün yapılmasından sonra 1766 yılında olmuş.

Sütunlar üzerine oturtulan çift katlı kemerlerden alttakiler at nalı şeklinde düzenlenmiş, üsttekiler ise yarım daire şeklinde yapılmış

1931 yılında , Pakistan Başbakanı Dr. Muhammad İkbal, Kurtuba camii ziyaretinde, onun tekrar İslam alemine kazanması için dua ettiği için Piskopos Juan Jose Asenjo, tarafından müslümanların camide dua etmeleri yasaklanmış.






























































MİNARE

Cami avlusunun kuzey duvarında bulunan dört köşeli minare (Al-minar), Kurtuba camiinin ilk kuruluş döneminden kalma değilmiş. I.Hişam (788-796) zamanında yapılan ilk minare, şu anki minarenin 10 m. kadar güneyindeymiş. Şu anki kule III.Abdurrahman (912-961) zamanında caminin kuzey yönünde genişletilmesi sırasında inşa edilmiş.Avrupa’ya dört köşe minare stilinin gelmesinin ilk örneği olması ve iki kişinin iki ayrı merdiven vasıtasıyla birbiriyle hiç karşılaşmadan şerefeye çıkabilmesi ise minarenin iki özelliği. Kulenin (minarenin) yüksekliği 93 m. Kiliseye çevrildikten sonra mimar Herman Ruiz Jimenez tarafından barok tarzda iki katlı bir çan kulesi ilave edilmiş ve 12 tane kilise çanı konulmuş.


MİHRAP

Caminin göz kamaştıran mihrabı II.Hakem dönemindeki genişletmeler sırasında yapılmış. Diğer camilerde mihrap kıble yönündeki duvarda açılmış bir niş (girinti) şeklinde iken, Kurtuba camiinde müstakil bir oda şeklinde düzenlenmiş

Zemini altıgen olarak dizayn edilmiş ve bu köşelere denk gelen duvarların üzerine, her biri üç boğuma sahip at nalı şeklinde süslemeler yerleştirilmiş.

Ama odanın asıl özelliği, istiridye motifiyle süslenmiş kubbeli tavanı.

Mihrap kemeri, sağ ve solda biri mavi, biri de pembe olmak üzere iki çift sütun üzerine oturtulmuş.

Mihrabın giriş kemeri üzerindeki süslemelerin mozaikleri ise o zamanki İstanbul'dan (Bizans'ın başkenti Kostantinopolis'ten) getirilmiş. Sarı zemin üzerine mavi harflerle yazılmış Haşr suresinin son ayeti, mihrap kemerinin hemen üstünde düz bir sıra halinde yer alıyormuş. Onun üzerinde, kobalt mavisi zemin içinde altın varakla ve mihrabı çevreleyen iki sıra halinde yazılmış ayrı bir tezhip bulunur. Kufi tarzda yazılmış bu tezhipte, sonsuz hikmet sahibi Allah'a şükredildikten sonra, caminin büyütülmesini sağlayan, müminlerin emiri Al-Hakem Al-Mustansir Billah'ın Allah'ın yolunda hizmet amacı taşıdığı, Hacip (başvezir) Cafer bin Abdurrahman'ın da bu işte ona yardımcı olduğu ve Allah'ın izniyle bu işin başarıyla tamamlandığı belirtiliyormuş.

Mihrabın ön yüzündeki tezhiplerin üstünde, sekiz sütun üstüne oturmuş ve her biri üç boğumlu olan yedi küçük kemer bulunuyor

Mihrabın iki yanında benzer stilde, ama daha sade süslemelere sahip, bronz işleme kapısı olan iki ayrı bölüm mevcut. Bunlardan soldaki "Beyt'ül-Mal Odası", cami aydınlatması için gerekli olan mumlar, zeytinyağları, kokular, ayrıca bazı kutsal emanetler ile ilk dört sayfası Hz. Osman'ın elyazması olan ve üzerinde onun kan izlerini taşıyan bir Kuran nüshası korunmuş.. Kutsal emanetler, her Ramazan ayının 27. gecesi (Kadir Gecesi) oradan çıkarılarak cami içinde halkın ziyaretine sunulmuş. Bu oda Hıristiyan yönetiminde Capilla del Cardenal (Kardinalin dua odası) olarak yeniden düzenlenmiş.

Mihrabın sağında bulunan koridor kısmı caminin Makşura bölümüymüş, burası sadece halife ile diğer yöneticilerin namaz kılmasına ayrılmış. Yani bizdeki bazı camilerde bulunan Hünkar Mağfili. Mihrabın sağındaki süslü kapıdan geçilerek Alcazar'a (Sultan sarayına) ulaşılabiliyormuş.
































Caminin, hazırlanışı 7 yıl sürmüş, fildişi, değerli taşlar, abanoz ağacı ve altın çiviler kullanılarak yapıldığı söylenen ve ahşap işçiliğin eşsiz bir örneğini oluşturduğu belirtilen minberinden ise hiç bir iz yokmuş.

Kurtuba Ulucamii Gezi Planı:

1) Avluya kuzey yönünden giriş kapısı (Puerta del Perdon)

2) Süt Kapısı (Postigo de la Leche) (Postigo; "küçük kapı" anlamındadır.)

3) Batı cephesindeki Bilginler Kapısı (Puerta de los Deanes)

4) Aziz Stefan Kapısı (Puerta de San Esteban)

5) Aziz Mihail Kapısı (Puerta de San Miguel)

6) Saray Kapısı (Postigo de Palacio)

7) Ulucami ana giriş kapısı (Puerta de las Palmas)

8) Büyük Avlu (Patio de los Naranjos)

9) Havuzlu Çeşme

10) Katedral bölümünde Capilla Mayor

11) Katedralin koro (chor) bölümü)

12) Capilla de Villaviciosa

13) Cami Mihrabı

14) Beyt'ül-Mal Odası (Capilla del Cardenal)


Ulucami'nin giriş kapıları, altısı batı duvarı, yedisi de doğu duvarında ve altısı avlu kenarında olmak üzere toplam 19 tanedir.

Batı duvarındaki kapılar (kuzeyden güneye doğru):

1- Puerta de San Esteban (Aziz Stefan Kapısı): Avludan hemen sonra gelen ve caminin ilk yapılan kısmından dışarı açılan bu kapı, o dönemde Bab'el-Vuzera (Vezirler Kapısı) diye adlandırılmış.

2- Puerta de San Miguel (Aziz Mihail Kapısı): II.Abdurrahman'ın saraydan camiye gidip gelmek için kullandığı kapıymış.

3-4 ve 5. Kapılar Sultan II.Hakem zamanındaki genişletmeler sırasında yapılmış. İlk haliyle 3.kapıya benzeyen 4.kapı, Cordoba'yı ana garnizon gibi kullanarak Granada'yı almaya hazırlanan II.Ferdinant el-Catolico (1479-1516) ile Kraliçe İsabel'in gazabına uğramış Kraliyet sarayından (Alcazar de Los Reyes Cristianos) gelip bu kapıdan geçerek doğrudan kilise bölümüne girmek isteyen kral ve kraliçe, kemeri ve işlemeleri ile birlikte bu kapıyı tamamen yıktırarak, yerine gotik süslemeli yeni bir kapı (Postigo del Palacio) yaptırmış. Hıristiyan inancında Kutsal Ruh'un sembolü güvercin olduğu için bu kapıya Puerta del Paloma (Güvercin Kapısı) da deniyormuş.

6- Caminin güneybatı köşesinde, zeminden yüksekte kalan küçük ve süssüz bir kapıymış

Doğu Duvarındaki Kapılar 7 tane olup el-Mansur zamanındaki genişletmeler sırasında yapılmış. Bu kapılardan kuzeye yakın olan ilk 5'i restore edilerek iyi korunmuş durumda; güneye bakan 2 tanesi ise tahrip edilmiş.

Caminin kuzey kenarında yer alan ve tüm kompleksin üçte birini kapsayan büyük avlu "Patio de los Naranjos" (Narenciye avlusu) olarak adlandırılıyormuş.İsmini bahçede bulunan portakal ağaçlarından alıyormuş. Endülüs zamanında palmiye ağaçları ile süslü olan avlunun o zamanki ismi ise Es-Sahn'mış.

Günümüzde avluya giriş te kullanılan tek kapı, eski minarenin yanındaki Puerta del Perdon, yani Af (Lütûf) Kapısı.

1-Avlunun batı cephesinde Puerta de los Deanes (Bilginler Kapısı)

2-Postigo de la Leche (Süt Kapıcığı : ) olarak anılıyormuş. Süt kapısı denilmesinin nedeni ise Hıristiyan yönetimi sırasında kimsesiz çocukların durup süt parası dilendikleri kapı olmasından geliyormuş.

3-Kuzey cephesinde Puerta del Perdon'un

4-Puerta del Canogordo (Kalın Orgdüdüğü Kapısı)

5-Avlunun doğu cephesinde 1573 yılında Plateresco tarzında yenilenen Puerta de Santa Catalina (Aziz Katerina Kapısı)

6-Kuzey-doğu köşesinde yer alan ve Süt Kapısı ile aynı fonksiyona sahip olan Barok tarzdaki kapının ismi bilinmiyormuş.

Bugün bu kapılardan 18'i kapalıdır. Sadece mihrap hizasındaki tek bir kapıdan (Puerta de Las Palmas = Palmiye kapısı) içeri girilebiliyor

Burası gerçekten muhteşem bir yapı kırmızı beyaz kemerler,içerideki loş ışıklar muhteşem mihrap o ince işçilik gerçekten görülmeye değer. Önde Kurtuba Camiinin içini geziyor fotoğraflarımızı çekiyoruz daha notlarımda Kuleye çıkılabildiği yazıyordu fakat kapatılmış ve çıkış olmadığını söylüyorlar. Saat 14:00 te geldiğimiz Kurtuba camiinden saat 17:00 de ayrılıyoruz.




























Mezguita’nın çıkışında sola dönüp aşağı Guadalquivir nehri üstünde bulunan, 16 ayaklı ve 223 m. uzunluğundaki Puente Romano köprüsüne iniyoruz. M.Ö. 1. yy.da Romalılar tarafından yapılmış. Zaman içinde harap olup yıkılan köprü, Endülüs döneminde eski kaideleri üzerine yeniden inşa edilmiş ve 17. yy.da köprünün kuzey ayağına yakın bir yere Aziz Rafael heykeli yerleştirilmiş. Köprünün batı tarafında birkaç su değirmeni kalıntısı (molinos) mevcut.. Nehrin kuzey kıyısına bitişik olan ve Albolafia diye anılan büyük değirmen tekeri, nehrin suyunu sultan sarayına (Alcazar'a) pompalamakta kullanılmış. Fotoğraflarımızı çekiyor ve biraz dinleniyor etrafı izliyoruz.
























Fotoğraf çekerken bir bakıyorum bir atlı tırıs tırıs tam tekmil kıyafetli şaşırıyorum meğer Kraliyet sarayının eğitimli süvarilerindenmiş




Fotoğraflarımızı çektikten sonra hedefimiz köprünün Mezguita tarafında sağdaki yolun sonunda bulunan eski kraliyet sarayına (Alcazar de Los Reyes Cristianos) gidiyoruz
Giriş ücreti 6.80€.
Sanal olarak gezmek isterseniz you tube'dan bir video:

https://www.youtube.com/watch?v=Kb3JPxBxB-0

Detaylı bilgi için: http://www.alcazardelosreyescristianos.cordoba.es/ ziyaret edebilirsiniz.

Guadelquivir nehrinin kuzey kıyısında bulunan saray ilk olarak Endülüs Müslümanları tarafından 8.yy yapılmış; Kral XI.Alfonso (1312-1349) zamanında ise genişletilmiş. Kral Ferdinand ile İsabella Gırnata'yı almadan önce, 1484-1491 yılları arasında burada ikamet ederek, askeri hazırlıkları bu sarayda yapmış. Bir dönem askeri hapishane olarak kullanılmış.

1931 yılında müze olarak kullanılmaya başlayan sarayda antika tarihi eserler (M.S. 2.-3. yy.dan kalma Romalılara ait bir lahid, aynı dönemden kalma mozaik parçaları vs) sergileniyor.

Alcazar de Los Reyes Cristianos 5 bölümden oluşuyor. Giriş salonu, Kuleler,Üst kat Salonları,Zemin kat ve Alcazar bahçeleri.

Kuzeybatı’daki ilk kule Aslanlar kulesi, Kuzeydoğu2daki kule Tribute kulesi,Güneybatı’daki Güvencin kulesi ve Güneydoğu’daki Engizisyon kulesinden oluşuyor.

Üst kat salonlarında ise Cordoba kenti kazılarında bulunan mozaikler sergileniyor. Bu bölümde XIII Alphonse’ye ait bir portre ve bir roma lahiti mevcut. Zemin katta Müslümanlar tarafından kullanılmış gerçek banyolara ait kalıntılar mevcut.

Alcazar bahçeleri ise sarayın meyve ve sebze bahçeleriymiş. Nehirden yapılan bir sulama sistemi ile bu sebzeler sulanırmış. 20.yy ortalarında ise bu halini almış. Bahçede Kraliçe İsabel, Fernando ve Christopher Colombus’un buluşmasını gösteren birde heykel mevcut. Çünkü Christopher Colombus Hindistan’ı bulmak için çıktığı batı denizlere açılma fikrini burada dile getirmiş.

Sarayın içinde çok etkileyici bir şey yok ama bahçeleri gerçekten harika. Çeşitli bitkilerin bulunduğu botanik bahçesini geziyoruz .Gece saat 23:00 te birde ışıklı bir show olduğunu ve aynı biletle gösteriye girebileceğimizi söylüyorlar. Bizde gezimizi tamamlıyor fotoğraflarımızı çekiyor gece tekrar gelmek üzere saraydan ayrılıyoruz.



















Saraydan çıkıp sabah keşfe çıktığımız Juderia bölgesine (Yahudi mahallesi) gidiyoruz

Bu bölge İspanya'ya araplardan çok daha önce gelmiş Yahudilerin mahallesi.Yahudiler Avrupa’ya ,Avrupa'da kurulmuş ilk şehir olan Cadiz'i kuran Fenikelilerle gelmişler

Fenikelilerle yaptıkları anlaşma sonucu, denizci Fenikeliler, ticaretçi yahudilerle milattan önce 1100'lerde Avrupa topraklarına gelmiş ve Kraliçe İsabel’in din değiştirmeleri yada toprakları terk etmeleri konusundaki baskılara kadar bu topraklarda yaşamışlar.

1492 de Yahudiler İspanyadan Osmanlı topraklarına sürülünce tüm sinagogları ve medeniyetleri yok edilmeye çalışılmış. Şu anda tek sinagogları kalmış durumda.

Sefarat Yahudiler eski yaşadıkları mahallelerde yerlere, İspanya haritasını andırır demir levhalar koymuşlar. Kraliyet sarayında çıkınca dü yukarı doğru yürüyüp kale surlarının bitiminden sağa dönünce Juderia bölgesine varıyoruz. Beyaz badanalı,çiçekli, ajulezolu sokakları, insanın içini aydınlatan sokakları ile bu mahalle görülme değer.























Devam edip Los flores sokağına gidiyoruz. Burası duvarlarda küçük saksılarda çiçekler olan daracık bir sokak evet saksılar ve çiçekler hoş görünüyor fakat bence çok bir özelliği yok. Buradan Kurtuba camiinin kulesinide görüp fotoğraf çekebilirsiniz.







Saat akşam 20:00 oldu artk halimiz kalmadı biraz dinlenmek için hostele dönüyoruz 2 saat kadar dinlendikten sonra hostel hesabımızı ödüyoruz kişi başı 14 €. Hostelden çıkıp hostelimize çok yakın olan Puente Romano köprüsüne gelip gece fotoğraflarınıda çekiyoruz.








Artık gösteri zamanı yaklaşıyor bizde gösteri için Alcazar de Los Reyes Cristianos’a geliyoruz. Önce bahcede Cordoba tarihini anlatan bir animasyon film gösteriliyor daha sonra müzik eşliğinde müziğe ayak uyduran havuzlardaki suların dansını izliyorsunuz. Saat geç yorgunum gidemem diye düşünmeyin bence izlemeye değer bir gösteri. Gösteri yaklaşık 1 saat kadar sürüyor gösteriden çıkıp hostelimize geliyoruz artık uyuma vakti sabah 08:30 da Granadaya yolculuk var.

https://www.youtube.com/watch?v=AX6I5SXOMP8
https://www.youtube.com/watch?v=BUvLkiRTyBA
https://www.youtube.com/watch?v=_Ymf21lXsJE
https://www.youtube.com/watch?v=rbLQ2oUUzGA
https://www.youtube.com/watch?v=SlrIDoTaGn8





















Cordoba'dan bana kalan;
Cordoba camiinin sonsuzluğu anımsatan muhteşem mimarisi ve muhteşem mihrabı
Beyaz badanalı,çiçeklerle süslü daracık sokaklı rengarenk sokakları
Kraliyet sarayındaki müzik, ışık ve suyun muhteşem dansı
Sevilla'dan sonra aklımda huzur ve aydınlık iz bırakan pozitif enerjisi olan ikinci şehir
Yine kapı tokmakları,süslü kapılar ve yine bahçeleri ve bina girişleri ajulezo süslü evler


Toplam Maliyet:                                        56,78 €
Konaklama:                                                 14,00 €
Müze Girişleri :                                           14,80 €
Ulaşım(uçak+otobüs+şehiriçi):                   18,08 €
Yemek:                                                          9,90 €




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder